Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ormanların arasında küçük bir köy varmış. Bu köyde, doğayı ve hayvanları çok seven Elif adında bir kız çocuğu yaşarmış. Elif, her gün ormana gider, kuşların cıvıltısını dinler, çiçeklerin kokusunu içine çeker ve hayvan dostlarıyla vakit geçirirmiş.
Bir gün, Elif ormanda gezerken yaralı bir tavşan bulmuş. Tavşanın bacağı incinmiş ve hareket edemiyormuş. Elif, tavşanı kucağına alıp evine götürmüş. Annesinin yardımıyla tavşanın yarasını temizlemiş ve ona sıcak bir yuva hazırlamış. Günler geçtikçe tavşan iyileşmiş ve Elif’le aralarında güçlü bir dostluk oluşmuş.
Elif’in köyünde, her yıl baharın gelişini kutlamak için büyük bir festival düzenlenirmiş. Bu festivalde, köy halkı en güzel çiçekleri toplar, şarkılar söyler ve dans edermiş. Ancak bu yıl, ormanda yaşayan kötü kalpli bir cadı, köyün neşesini kaçırmak için tüm çiçekleri soldurmuş ve kuşları susturmuş.
Köy halkı büyük bir üzüntüye kapılmış. Festivalin iptal edilmesi düşünülürken Elif ve tavşan dostu bir plan yapmış. Ormanın derinliklerinde yaşayan bilge bir baykuş olduğunu duymuşlar ve ondan yardım istemeye karar vermişler.
Elif ve tavşan, zorlu bir yolculuğun ardından bilge baykuşun yuvasına ulaşmış. Baykuş, onların cesaretini takdir etmiş ve cadının büyüsünü bozmak için gereken sihirli çiçeğin yerini söylemiş. Ancak bu çiçek, tehlikeli bir vadinin en yüksek noktasında yetişiyormuş.
Elif ve tavşan, korkusuzca vadiye doğru yola çıkmışlar. Yolda, dostlukları sayesinde karşılaştıkları engelleri aşmışlar ve sonunda sihirli çiçeği bulmuşlar. Çiçeği alıp köylerine döndüklerinde, baykuşun öğrettiği şekilde çiçeği köy meydanına dikmişler. Anında, çiçekler yeniden açmış, kuşlar şarkılarına başlamış ve köy halkı neşeyle festivali kutlamış.
Elif ve tavşan, cesaretleri ve dostlukları sayesinde köylerini kurtarmışlar. Köy meydanı yeniden çiçeklerle bezenmiş, kuşlar neşeyle şarkılarını söylemeye başlamış, herkes mutluluk içinde dans etmiş. Festival, daha önce hiç olmadığı kadar coşkuyla kutlanmış. Köy halkı, Elif ve tavşanın gösterdiği cesareti ve fedakârlığı hiçbir zaman unutmamış.
O günden sonra her bahar festivali geldiğinde köy halkı Elif ve tavşanın hikâyesini anlatır, dostluğun ve cesaretin gücünü hatırlarmış. Çocuklar onların maceralarını dinlerken hayranlıkla gözlerini açar, büyüdüklerinde onlar gibi cesur ve yardımsever olmayı hayal ederlermiş.
Gökten üç elma düşmüş; biri anlatanın, biri dinleyenin, biri de dostluğun değerini bilenlerin başına!