Bir gün hoş sesi ve cıvıltıları ile bahçe içinde gezinen Bülbül, dikenli dalları ve kan kırmızı yaprakları ile karşısında duran Gül ile karşılaşmış. Bu karşılaşma anında Bülbül’ün sesi çıkmaz olmuş ve derin bir sessizliğe bürünmüş. Olduğu yerde Gül’ü izlemeye doyamazmış. Bu durum fark eden Gül dayanamamış ve sormuş: “Neden sessizsin ey Bülbül? Neden sabahın erken saatlerini o güzel sesinle aydınlatmıyorsun?
Bunu duyan Bülbül kulaklarına inanamamış. Gül’ün kendi sesini beğendiğinin farkına varmış ve suskunluğuna oracıkta bir son vermiş. Bülbül artık gecenin son bulup gündüze kavuşacağı o anı iple çeker olmuş. Sabahın erken saatlerinde şakıyarak Gül’ün hemen yanı başında almaya başlamış soluğu. Gül’e karşı içinde derin bir muhabbet besleyerek…
Gül’ün iken dolu dallarına konmuş Bülbül, narin ayaklarının kanamasına aldırış etmemiş hiç. Ses tellerinden her gün bir şarkı mırıldanır gibi mırıldanmaya başlamış Bülbül, kalbinden konuşur gibi. Gül de bu muhabbete aynı sıcaklık ile karşılık vermiş. Bülbül’ü gördükçe kızarmaya, aşkın rengini tüm bedenine giydirmeye başlamış Gül.
Bülbül, Gül’e sevdalı; Gül ise Bülbül’e aşık…
Bir gün, Bülbül’ü sadece sabahları görmek yetmez olmuş Gül’e. Bülbül’e gece gündüz, her daim yanında kalmasını söylemiş. Onu kırmak istememiş Bülbül ve onun bu isteğine olumlu yanıt vermiş. Bülbül, hiçbir şekilde yanından ayrılmamış Gül’ün. Gecesini ve gündüzünü sadece ona adamış. Gül’ün dikenli dalları üzerinde kaldığı süre zarfında kanadıkça kanamış Bülbül’ün ayakları.
Gül’ün dallarına ilaç, yapraklarına ise renk olmuş ve Gül, güzelliğine güzellik katmış. Günler geçtikçe Bülbül zayıflamaya ve sesi kısılmaya başlamış. Aldırış etmeden bu durumuna Gül’ün yanında kalmaya devam etmiş. Bir sabah Gül uyandığında, hemen yanı başında Bülbül’ün cansız bedeni ile karşılaşmış ve anlamış ki kendisine güzellik ve anlam katan Bülbül’ün aşkı uğruna canından vazgeçişi imiş.
Daha Fazla Masal Okumak İçin Kısa Masallar Kategorimizi Ziyaret Edebilirsiniz.