Zamanlardan bir zaman…
Güneş, Ay ve Dünya büyük bir rekabet içinde bulmuşlar kendilerini. Birbirine mesafe olarak yaklaşıp temas edemeyen Güneş, Ay ve Dünya kendi yörüngelerinde bir seyir halinde yol almaya devam ediyorlarmış. Bu durum evvelden ahire değin böyle devam ede gelmiş.
Dünya olduğu yer kendi etrafında manevralar yaparak Güneş ve Ay’a nispet eder olmuş. Güneş ve Ay ise Dünya etrafında dönüp duruyorlarmış. Güneş, ondan habersiz bir şekilde Ay’ı kıskanır olmuş; Ay ise Güneş’ten habersiz bir şekilde Güneş’i kıskanır olmuş. Dünya, bu ikilem içerisinde kendi yoluna sağa sola hiç sapmadan devam edip durmuş.
Bir gün Güneş ve Ay kavga eder olmuş ve araya gece ve gündüz girmiş. Güneş Ay’a: “Seni bir daha Dünya’nın etrafında dolanırken görmeyeceğim. Yoksa fena olur!” demiş.
Ay ise Güneş’e: “Asıl ben seni bir daha Dünya’nın etrafında dolanırken görmeyeceğim. Asıl o zaman fena olur!” demiş ve büyük bir kavgaya tutuşmuşlar.
Bu durumu fark eden gece ve gündüz hemen araya girmiş ve Güneş ve Ay’a içinde bulundukları durumun imkansızlığını anlatmaya çalışmışlar. Bunu anlamak istemeyen Güneş ve Ay, Dünya ile aralarındaki bağın kendilerine has olduğunu anlatmışlar. Güneş ve Ay, Dünya’ya ulaşma konusunda kendi içlerinde büyük bir mücadeleye tutuşmuşlar. Ne Güneş Ay’ın halinden anlar olmuş ne de Ay Güneş’in halini anlamış.
Bu durum karşısında çaresiz kalan gece ve gündüz onlara: “Hadi o zaman! Ne diye duruyorsunuz? Elinizi çabuk tutun ve Dünya’ya ulaşmak için yola çıkın.” demişler.
Bu söylem karşısında Güneş ve Ay vakit kaybetmeden yola çıkmaya hazırlanmışlar. Fakat ne Güneş Dünya’ya yaklaşabilmiş ne de Ay Dünya’ya ulaşabilmiş. Güneş de Ay da kendi yörüngelerinde Dünya’yı seyre dalmışlar ve bu muhabbet sonsuza kadar böyle devam etmiş.
Daha Fazla Masal Okumak İçin Kısa Masallar Kategorimizi Ziyaret Edebilirsiniz.