Büyük ve karanlık bir ormanın derinliklerinde, siyah tüyleri güneş ışığında parlayan güzel sesli bir karga yaşardı. Bu karga, ormanın diğer sakinleri arasında sesiyle değil ama parlak tüyleriyle bilinirdi. Aynı ormanda, kurnazlığı ve zekâsıyla ünlü kızıl tüylü bir tilki de yaşıyordu. Tilki sürekli karnını doyurmak için çeşitli yollar arıyor, bazen günlerce aç kalıyordu.
Güneşli bir sonbahar gününde karga, köydeki bir evden lezzetli ve büyük bir peynir parçası çalmayı başarmıştı. Peyniri gagasında sıkıca tutarak, ormanın ortasındaki yüksek bir ağacın dalına kondu. Peynirin kokusu ormana yayılırken, karganın keyfi yerindeydi. Yemeğini afiyetle yemeye hazırlanıyordu ki uzaktan gelen ayak seslerini duydu.

Tilkinin Planı
Açlıktan karnı guruldayan tilki, ormanın içinde avlanmak için dolaşırken birden muhteşem bir peynir kokusu aldı. Burnunu havaya kaldırıp kokunun geldiği yöne doğru ilerledi ve sonunda yüksek bir ağacın dalında oturan kargayı ve gagasındaki büyük peynir parçasını gördü. Tilkinin gözleri parladı ve hemen bir plan yapmaya başladı.
Tilki iyi biliyordu ki kargaya atlayarak veya ağaca tırmanarak ulaşamazdı. Daha akıllıca bir yöntem bulmalıydı. Kısa bir düşünme süresinden sonra, karganın kibrini kullanmaya karar verdi. Çünkü ormanın birçok sakini gibi tilki de karganın ne kadar gururlu ve övgüye düşkün olduğunu biliyordu.

Tilkinin Kurnazlığı
Tilki, ağacın altına geldi ve sanki kargayı yeni fark etmiş gibi şaşkın bir ifadeyle başını kaldırdı. Kargaya doğru bakarak en tatlı ve etkileyici sesiyle konuşmaya başladı.
Ormanda gördüğüm tüm kuşlar arasında sizin kadar görkemli ve asil duruşa sahip bir kuş görmedim hiç. Tüyleriniz güneş ışığında parlarken adeta gecenin karanlığından çıkmış bir mücevher gibi görünüyorsunuz. Kanatlarınızdaki o kusursuz siyahlık ve gaganızdaki o asil duruş gerçekten hayranlık uyandırıcı.
Karga, tilkinin bu beklenmedik övgüleri karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Diğer hayvanlar genellikle onun çirkin sesi hakkında konuşurdu, ama görünüşünü öven pek olmamıştı. Tilki, karganın dikkatini çektiğini anlayınca övgülerine devam etti.
Ancak söylediklerine göre sesiniz de en az görünüşünüz kadar etkileyiciymiş. Bazıları sesinizin ormanın tüm kuşları arasında en melodiklerden biri olduğunu söylüyor. Bülbülün bile sizin şarkınız karşısında kıskançlıktan çatlayacağını duydum. Keşke benim de o güzel sesinizi duyma şansım olsaydı. Eminim ki bir kez şarkı söylediğinizde, tüm orman sizin sesinizle büyülenirdi.

Karganın Kibri
Karga, tilkinin övgü dolu sözleriyle gittikçe daha çok gururlanıyordu. Aslında sesi hiç de güzel değildi ve bunu kendisi de biliyordu. Ancak tilkinin içten görünen övgüleri, onun bu gerçeği unutmasına neden oldu. Belki de tilki yanılıyordu ve sesi sandığından daha güzeldi? Belki de diğer hayvanlar kıskançlıklarından onun sesini kötülüyorlardı?
Karga içinden, benim sesim gerçekten de güzel olabilir, diye düşündü. Ve o muhteşem sesini herkese, özellikle de kendisini öven bu kibar tilkiye gösterme arzusuyla doldu. Sonunda dayanamadı ve tilkiye sesini duyurmaya karar verdi.
Gagasını açıp şarkı söylemeye başladığı anda, ağzında sıkıca tuttuğu peynir parçası aşağıya, doğrudan tilkinin beklediği yere düştü. Karganın sesi ise beklediği gibi melodik değil, aksine kaba ve çirkin bir gak sesi olarak çıktı.

Tilkinin Zaferi
Tilki, planının başarıyla sonuçlandığını görünce büyük bir memnuniyetle peyniri yerden kaptı. Zafere ulaşmanın verdiği mutlulukla kargaya son bir kez baktı ve şöyle dedi:
Sevgili karga dostum, sana teşekkür ederim. Görüyorum ki güzel tüylerin var, ancak aklın tüylerin kadar parlak değil. Övgü dolu sözlere bu kadar çabuk kanmak sana değerli peynirini kaybettirdi. Umarım bu olay sana değerli bir ders olur.
Bu sözlerle birlikte tilki, ağzında peynirle ormanın derinliklerine doğru uzaklaştı ve zaferinin tadını çıkarmak için uygun bir yer aramaya başladı.

Karganın Öğrendiği Ders
Karga, dalda öylece kalakaldı. Hem peynirini kaybetmiş hem de tilkinin önünde rezil olmuştu. Ancak bu acı tecrübeden değerli bir ders çıkardı: Kulağa hoş gelen her söze inanmamak ve kibre kapılmamak gerekiyordu.
O günden sonra karga, övgü dolu sözlere karşı daha temkinli olmayı öğrendi. Kendisini daha iyi tanıdı ve kendi yeteneklerinin sınırlarını kabul etti. Belki sesi güzel değildi ama uçarken çok zarifti ve gözleri keskin bir av kuşuydu. Kendini olduğu gibi kabul etmeyi ve başkalarının övgülerine değil, kendi bildiği gerçeklere inanmayı öğrendi.
Ezop Masallarından Karga ile Tilki Masalının Bize Öğretisi
Ezop masallarının en önemlilerinden biri olan Karga ve Tilki masalı, bize kibirden uzak durmamız ve başkalarının övgü dolu sözlerine hemen inanmamamız gerektiğini öğretir. İnsanlar bazen çıkar sağlamak için bizi övebilir ve zayıf noktalarımızı kullanabilirler. Kendimizi iyi tanımak ve gerçekçi olmak, böyle tuzaklara düşmemizi engeller.
Ayrıca bu masal, kurnazlık ve zekânın bazen fiziksel güçten daha etkili olabileceğini de gösterir. Tilki, fiziksel olarak kargaya ulaşamayacağını bildiği için zekâsını kullanarak amacına ulaşmıştır.
Çocuklara ve yetişkinlere yüzyıllardır değerli dersler veren Ezop masalları, günümüzde de önemini korumaktadır. Karga ve Tilki masalı da bu zengin kültürel mirasın en parlak örneklerinden biridir.
Her masalda olduğu gibi bu Ezop masalından da çıkaracağımız dersler vardır: Kibre kapılmamak, gerçekçi olmak ve başkalarının övgülerine karşı temkinli olmak. Bu değerli dersleri çocuklarımıza aktararak, onların daha bilge ve sağduyulu bireyler olmalarına katkıda bulunabiliriz.