Bir zamanlar, Anadolu’nun küçük bir köyünde Keloğlan adında bir delikanlı yaşarmış. Adını, parlak ve kel başından alan Keloğlan, fakir ama gururlu bir ailenin tek oğluymuş. Yaşlı annesiyle birlikte küçük bir kulübede yaşar, geçimlerini sağlamak için türlü işler yaparmış. Köy halkı genellikle Keloğlan’ı saf ve beceriksiz görse de, aslında zeki ve kurnaz bir yapısı varmış.
Keloğlan’ın en belirgin özelliği meraklı oluşuymuş. Her gün dağlarda, tepelerde dolaşır, yeni yerler keşfeder, ilginç taşlar ve otlar toplarmış. Annesi ona sık sık, Oğlum, bu merakın bir gün ya başını belaya sokacak ya da seni zengin edecek, dermiş. Keloğlan ise sadece gülümser ve keşfe devam edermiş.
Köyde zengin bir ağa yaşarmış. Bu ağanın güzel bir kızı varmış ve köydeki tüm delikanlılar ona hayranmış. Keloğlan da uzaktan uzağa ağanın kızına âşık olmuş, ancak fakir ve kel olduğu için ona yaklaşmaya cesaret edemezmiş.

Gizemli Yaşlı Adam ile Karşılaşma
Bir sonbahar günü, Keloğlan her zamanki gibi dağda gezinirken, ormanda daha önce hiç görmediği bir patikaya rastlamış. Merakına yenik düşerek patikayı takip etmeye başlamış. Patika onu, ağaçlarla çevrili küçük bir açıklığa götürmüş. Açıklığın ortasında, kuru bir ağaç kütüğünün üzerine oturmuş yaşlı bir adam varmış.
Yaşlı adam, uzun beyaz sakalı ve derin bakışlarıyla dikkat çekiciymiş. Keloğlan’ı görünce gülümsemiş ve ona yaklaşmasını işaret etmiş. Keloğlan tedirgin olsa da, adamın yanına gitmiş.
Hoş geldin Keloğlan, demiş yaşlı adam.
Keloğlan şaşırmış. Beni nereden tanıyorsunuz? diye sormuş.
Yaşlı adam gülümsemiş. Ben bu dağların bekçisiyim. Buradan geçen herkesi tanırım. Senin meraklı ve cesur olduğunu biliyorum. Ayrıca, kalbinin derinliklerinde bir sevda taşıdığını da biliyorum.
Keloğlan utanarak başını öne eğmiş. Yaşlı adam cebinden küçük, parlak yeşil bir taş çıkarmış. Bu taş, yüzyıllardır bu dağlarda saklı kalmış bir hazine. Doğru kişinin eline geçtiğinde büyük güçler açığa çıkarır. Seni izledim ve bu taşın sahibinin sen olman gerektiğine karar verdim.

Sihirli Taşın Gücünü Keşfetmek
Keloğlan taşı alıp incelemeye başlamış. Taş avucunda hafifçe ısınmış ve yeşil bir ışık yaymaya başlamış. Yaşlı adam, Bu taş, sahibinin en derin arzularını gerçekleştirebilir. Ancak dikkatli olmalısın, çünkü her gücün bir bedeli vardır, demiş ve aniden gözden kaybolmuş.
Keloğlan, elindeki taşla şaşkın bir şekilde köye dönmüş. Evde annesine taşı göstermiş, ancak annesi sadece sıradan bir taş görmüş. Keloğlan o gece taşı yastığının altına koymuş ve uykuya dalmış. Rüyasında taşın kendisiyle konuştuğunu duymuş: Beni kullanmak için, bana dokunup dileğini yüksek sesle söylemelisin. Ancak unutma, her dilek için bir görev tamamlaman gerekecek.
Ertesi sabah Keloğlan, taşın gerçekten sihirli olup olmadığını test etmek istemiş. Taşa dokunmuş ve Bugün soframız zengin yemeklerle dolsun, demiş. Birden mutfaktan güzel kokular gelmeye başlamış. Keloğlan ve annesi mutfağa koştuklarında, masanın türlü yemeklerle dolu olduğunu görmüşler.

Ağanın Zor Görevi
Keloğlan’ın ilk dileği gerçekleşmiş, ancak o akşam bir haberci gelerek Keloğlan’ı ağanın konağına çağırmış. Ağa tüm köy delikanlılarına zor bir görev veriyormuş: Komşu krallıktan çalınan değerli bir mücevheri geri getirmek. Görevi başarana kızını vereceğini söylemiş.
Keloğlan bu fırsatı kaçırmak istememiş. Sihirli taşa danışmış ve taş ona yol göstermiş. Mücevher, karanlık bir mağarada saklanıyor. Ancak mağarayı dev bir ejderha koruyor. Ejderhayı yenmek için zekâ ve cesaret gerekiyor.
Keloğlan yola çıkmış. Günlerce yol yürüdükten sonra, dağların arasındaki büyük mağaraya ulaşmış. Mağaranın girişinde gerçekten de korkunç bir ejderha varmış. Ejderha ateş püskürtüyor, kimseyi mağaraya yaklaştırmıyormuş.

Zekâ ve Cesaret Sınavı
Keloğlan, sihirli taşın verdiği akılla bir plan yapmış. Yanında getirdiği bal dolu testilerle ejderhanın dikkatini çekmiş. Ejderhalar balı çok severmiş. Ejderha bal kokusunu alınca sakinleşmiş ve Keloğlan’a yaklaşmış. Keloğlan cesurca ejderhaya balı vermiş ve onunla dost olmuş.
Ejderha, Keloğlan’a mağaranın derinliklerindeki mücevherin yerini göstermiş. Mücevheri bulan Keloğlan, ejderhaya teşekkür etmiş ve köyüne geri dönmüş.

Köye Dönen Kahraman
Köye döndüğünde, kimse onun başaracağına inanmamış. Ağa bile şaşırmış. Mücevheri görünce sözünü tutmak zorunda kalmış ve kızıyla Keloğlan’ın evlenmesine izin vermiş.
Düğün günü, Keloğlan sihirli taşa son bir dilek dilemiş: Başındaki kelliğin geçmesini istemiş. Taş parlamış ve Keloğlan’ın başında gür, siyah saçlar çıkmış. Tüm köy halkı şaşkınlık içinde kalmış.
Düğünden sonra, yaşlı adam tekrar ortaya çıkmış. Görevini tamamladın Keloğlan, demiş. Şimdi taşın gerçek sahibi sensin. Onu bilgelikle kullan ve ihtiyacı olanlara yardım et.

Keloğlan’ın Mutlu Sonu
Keloğlan ve eşi, köyde mutlu bir hayat sürmüşler. Keloğlan sihirli taşı kötü amaçlar için hiç kullanmamış. Taşın gücüyle köye bolluk ve bereket getirmiş. Yoksullara yardım etmiş, hastaları iyileştirmiş. Zamanla Keloğlan’ın ünü yayılmış, uzak diyarlardan insanlar onun bilgeliğinden faydalanmak için köye gelmeye başlamışlar.
Yıllar geçmiş, Keloğlan ve eşinin çocukları olmuş. Bir gün Keloğlan çocuklarına sihirli taşın hikâyesini anlatmış ve onlara en büyük sihrin, insanların kalplerindeki iyilik olduğunu öğretmiş.
Ve böylece Keloğlan, bir zamanlar köyün en fakir ve dalga geçilen delikanlısıyken, en saygın ve sevilen kişisi haline gelmiş. Onun hikâyesi, cesaret ve zekanın her zorluğun üstesinden gelebileceğini gösteren bir efsane olarak nesilden nesile aktarılmış.
Keloğlan ve Sihirli Taş Masalı Çıkarılacak Dersler
Keloğlan’ın hikâyesi bize birçok değerli ders verir:
- Görünüşün değil, kalbin ve zekanın önemli olduğunu
- Merak ve cesaretin insanı başarıya götürebileceğini
- Gücü elde ettiğimizde onu iyilik için kullanmamız gerektiğini
- Asla umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini
Bu masalı okuyan her çocuk ve yetişkin, kendi içindeki gücü keşfetmeye bir adım daha yaklaşır. Tıpkı Keloğlan gibi, herkesin içinde keşfedilmeyi bekleyen bir hazine vardır. Yeter ki inanç ve cesaret olsun.
Not: Bu masalın birçok farklı versiyonu bulunmaktadır. Türk halk kültüründe Keloğlan karakteri, zeki, kurnaz ve sempatik özellikleriyle bilinir ve çeşitli maceraları anlatılır.