İstanbul Boğazı’nın en ikonik yapılarından biri olan Kız Kulesi, yüzyıllardır şehrin siluetini süsleyen, efsanelere konu olan nadide bir mekândır. Üsküdar açıklarında, karadan yaklaşık 200 metre uzaklıkta küçük bir ada üzerinde yükselen bu zarif yapı, hem tarihî hem de kültürel açıdan büyük öneme sahiptir.
Kız Kulesi’nin tarihi milattan önce 24. yüzyıla kadar uzanmaktadır. İlk olarak Atinalı komutan Alkibiades tarafından gemi geçişlerini kontrol etmek ve vergi toplamak amacıyla inşa edildiği düşünülmektedir. Bizans İmparatorluğu döneminde ise kule, deniz feneri ve savunma noktası olarak kullanılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapı birkaç kez yenilenmiş, Sultan I. Mahmut zamanında 1725 yılında taştan yeniden inşa edilmiştir. Zaman içinde farklı amaçlarla kullanılan kule; gözetleme kulesi, karantina istasyonu, vergi noktası ve deniz feneri olarak hizmet vermiştir. 1920’lerde son halini alan yapı, günümüzde restoran ve müze olarak ziyaretçilerini ağırlamaktadır.

Kız Kulesi Efsaneleri
Kız Kulesi’nin adının kaynağı konusunda birçok efsane bulunmaktadır. En bilinen efsanelerden birisine göre, kahinin biri padişaha kızının bir yılan tarafından sokularak öleceğini söyler. Kızını korumak isteyen padişah, denizin ortasında bu kuleyi inşa ettirir ve kızını buraya yerleştirir. Ancak kader ağlarını örer ve bir üzüm sepetinin içinde saklanan yılan, prensesi sokarak hayatını kaybetmesine neden olur.
Bir başka efsaneye göre ise Hero adında genç bir kız ve Leandros adında bir delikanlının aşk hikâyesinin geçtiği yerdir. Hero, Afrodit’in rahibesi olarak Kız Kulesi’nde yaşamaktadır ve her gece Leandros kuleden yansıyan ışığı takip ederek yüzerek kuleye gelir. Ancak bir fırtınalı gecede ışık söner ve Leandros yönünü kaybederek boğulur. Bu haberi alan Hero da kendini kuleden denize atarak yaşamına son verir.

Kız Kulesi’nin Mimari Özellikleri
Kız Kulesi, Boğaz’ın ortasında küçük bir kayalık üzerinde yükselen beş katlı bir yapıdır. Ana bina, sekizgen şeklinde olup beyaz taşlardan inşa edilmiştir. Kulenin tepesinde bulunan kırmızı konik çatı, uzaktan bile görülebilen karakteristik bir özelliğidir.
Yapının giriş katında bugün bir restoran ve kafe bulunmaktadır. Üst katlarda ise müze ve sergi alanları yer almaktadır. En üst katta ise panoramik İstanbul manzarasını izleme imkânı sunan bir teras vardır. Kulenin çevresinde bulunan yürüyüş yolları ve oturma alanları, ziyaretçilere Boğaz’ın eşsiz manzarasını seyretme fırsatı sunmaktadır.

Günümüzde Kız Kulesi
Günümüzde Kız Kulesi, İstanbul’un en çok ziyaret edilen turistik mekânlarından biridir. 2000 yılında kapsamlı bir restorasyon geçiren yapı, şu anda restoran, kafe ve müze olarak hizmet vermektedir. Özellikle gün batımında muhteşem manzarası ile fotoğraf tutkunlarının gözdesidir.
Kuleye ulaşım, Üsküdar ve Kabataş iskelelerinden kalkan teknelerle sağlanmaktadır. Hem gündüz hem de gece ziyaretleri için farklı sefer saatleri bulunmaktadır. Kule, özellikle akşam saatlerinde ışıklandırılarak Boğaz’ın karanlık sularında adeta bir inci gibi parlamaktadır.
Kız Kulesi, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer almakta olup, İstanbul’un korunması gereken kültürel miraslarından biridir. Yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlere tanıklık eden bu yapı, İstanbul’un zengin tarihinin ve kültürel çeşitliliğinin somut bir simgesidir.
İstanbul’u ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken Kız Kulesi, eşsiz konumu, zengin tarihi ve etkileyici mimari özellikleriyle hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekmeye devam etmektedir.