Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde büyük diyarların birinde küçük bir Alya yaşarmış. Küçük Alya hayalperest ve bir o kadar da heyecanlıymış. Henüz okula başlamamış. Ama okula başlamak için gün sayıyormuş. Kısa süre sonra okul hayalleri gerçek olacakmış. Okula gitmenin heyecanlıyla beraber babasından sürekli kırtasiye malzemeleri istermiş. Odasının her yerinde birbirinden farklı malzemeler birikmiş. Küçük Alya her gün bu malzemelerle oyunlar oynar ve onları uzaktan izlermiş. Sevdiği bütün kırtasiye malzemelerini bir arada toplarmış. Bir gün annesi odasına temizliğe girmiş.
Küçük Alya’nın odasını temizlemek isteyen annesi Alya’nın ne kadar hayalperest olduğunu anlamış. Çünkü Alya çeşitli kırtasiye malzemeleri ile birbirinden farklı oyunlar oynamış. Aslında Alya bunları ödevi şeklinde yapıyormuş. Annesi Alya’nın fasulyelerden yaptığı resimlere bayılmış. Daha sonra boyalarıyla duvarda yine mükemmel bir resim çizmiş. Annesi bu yeteneğini keşfederek bu durumu babasıyla paylaşmış. Alya okuma yazma bilmemesine rağmen hikayeler oluşturulmuş. Kendini video çekimi ile kayda alır ve aklındakileri hikayeleştirerek anlatırmış. Bu mükemmel bir yetenekmiş. Annesi ve babası Alya’nın bu yeteneğini kullanmasına izin vermiş.
Alya kendi semtinde düzenlenen bir yarışmaya katılmış. Yarışmaya katılanlar kendinden büyük abiler ve ablalarıymış. Yarışmada en güzel hikayeyi yazıp hayallerini gerçeğe dönüştürecek olanları bisiklet ödülü varmış. Alya bu yarışmada kendini gösterebilmek için gece gündüz çalışmış. Çalışmalarını anne ve babası başarıyla izlemiş. Alya bütün gün odasından çıkmıyor ve sürekli oyuncakları ve kırtasiye malzemeleri ile çeşitli hikayeler oluşturuyordu. En sevdiği oyuncaklarıyla birbirinden farklı figürleri kullanarak hikayelerini yine video kaydını alıyordu.
Teknolojiyi doğru şekilde kullanan Alya video kamerası ile tüm hikayelerini kaydı alabiliyordu. Alya bir akşam buldum buldum diye sevinçle annesi ve babasının yanına gitti. Bulduğu aslında tam da hayallerini gerçekleştirecek bir hikayeydi. Birkaç farklı hikayenin birleşiminden oluşan bu öykü Alya’yı çok mutlu etti. Alya yarışmaya bu hikaye ile katılacağını söyledi. Ailesi de hikayesini çok beğenmiş ve Alya’yı sonuna kadar destekleyeceklermiş.
Yarışmanın ilk günü Alya son sıralarda ki yerini almıştı. Sırasıyla herkes sahneye çıkıyor ve hikayesini okuyordu. Sıra Alya’ya gelmişti ve Alya sahneye çıktığında bir anda elleri ve ayakları titremeye başladı. Aslında bu kadar heyecanlanacağını bilemezdi. Alya önce bir derin nefes aldı ve sonrasında anne ve babasına bakarak heyecanını toparladı. Herkes hikayesini bir kağıttan okurken Alya bütün hikayeyi adeta ezberlemişti. Çünkü hikaye inanarak ve tek başına yazarak oluşturmuştu.
Kimseden yardım almamış ve tamamen kendi hayallerinden bahsetmişti. Bu durumu fark eden jüri Alya’nın ne kadar farklı bir çocuk olduğunu gördü. Aslında Alya üstün bir yetenek göstermemişti. Sadece hayallerini gerçekten ortaya koyacak bir hikaye yazmıştı. Kendi dünyasında ne kadar büyük bir hayalperest olduğunu gösteren bu hikaye ilerleyen zamanlarda onun başarılı bir senarist olacağının göstergesiydi. Alya ilerleyen zamanlarda yönetmen olmak istiyordu. Bu hayalini gerçekleştirebilmek için elinden geleni yapacağına emin olan ailesi her zaman Alya’nın yanındaydı.
Daha Fazla Masal Okumak İçin Bebek Masalları ve Hikayeleri Kategorisini İnceleyebilirsiniz.