Çölün ortasında uçağı arızalanan bir pilotun yolu, hiç beklemediği bir misafirle kesişir. Sarı saçlı, meraklı gözleri olan bu minik çocuk, B-612 adlı küçük bir gezegenden gelmiştir. Kendine özgü düşünceleri ve sorularıyla pilotumuzu şaşırtan bu çocuk, aslında evrenin bize fısıldadığı bir sırdır.
Küçük Prens, gezegeninde tek bir gül ile yaşamaktadır. Bu gül, kendini evrendeki en özel ve güzel çiçek olarak gören, biraz kaprisli ama sevgi dolu bir varlıktır. Zamanla Küçük Prens, gülüyle olan ilişkisinde sorunlar yaşamaya başlar ve evrenin sırlarını keşfetmek için bir yolculuğa çıkmaya karar verir.

Gezegenler Arası Yolculuk
Yıldızların arasında zıplayarak yoluna devam eden Küçük Prens, her biri farklı insan tiplerini temsil eden çeşitli gezegenleri ziyaret eder. İlk durağı, bir kral ve onun anlamsız otoritesidir. Kral, kimsenin yaşamadığı gezegeni üzerinde mutlak hakimiyet kurmaya çalışan yalnız bir adamdır.
İkinci gezegendeki kibirli adam, yalnızca kendisine hayranlık duyulmasını bekler. Üçüncü gezegendeki sarhoş, utancını unutmak için içer. Dördüncü gezegendeki işkolik, yıldızları sayıp durmakta ve onlara sahip olduğunu düşünmektedir.
Beşinci gezegendeki fener yakıcısı, anlamsız bir görev döngüsünde hapsolmuştur. Altıncı gezegendeki coğrafyacı ise hiçbir yeri keşfetmeden, sadece başkalarının keşiflerini not almaktadır.
Bu evrende rastladığı insanların tuhaflıkları, Küçük Prens için büyük insanların dünyasının anlaşılmazlığını temsil eder. Her biri kendi küçük dünyalarında hapsolmuş, yaşamın gerçek anlamını unutmuş gibidir.

Dünyada Öğrenilen Dersler
Sonunda Dünyaya varan Küçük Prens, burada karşılaştığı tilkiden hayatının en değerli dersini alır: Evcilleşmek ve bağ kurmak. Tilki ona şöyle der: Ancak evcilleştirdiğin şeyi gerçekten tanırsın. İnsanlar artık hiçbir şeyi tanımıyor. Her şeyi dükkanlardan alıyorlar. Ama dükkanlar gerçek arkadaş satmadığı için, insanların artık dostları yok.
Küçük Prens, tilkinin bu sözleriyle kendi gülünün değerini anlar. Onunla kurduğu özel bağ, onu evrendeki binlerce benzer gülden farklı kılar. Zaman harcadığı, emek verdiği, sevgi beslediği gülü, onun için biriciktir.

Gerçek Görünmeyendir
Küçük Prens, çölde pilotla geçirdiği günlerin sonunda, yıldızına geri dönmeye karar verir. Zehirli bir yılanın ısırığıyla fiziksel bedeninden kurtularak ruhunu özgür bırakır ve geldiği gezegene geri döner. Ayrılmadan önce pilota şu sözleri söyler: Gerçeği görmek için gözlerini kapatıp kalbinle bakmalısın. Gerçek olan görünmeyendir.
Pilotumuza bıraktığı bu mesaj, modern dünyanın koşuşturması içinde unuttuğumuz bir gerçeği hatırlatır: Hayatın en değerli şeyleri, gözle görülmeyen bağlar, duygular ve anılardır.
Yıldızlara Bakan İnsanlar
Küçük Prens, çocukluğumuzun temiz kalpliliğini, merakını ve bilgeliğini temsil eder. Büyüdükçe kaybettiğimiz o saf bakış açısı, aslında hayatın en derin gerçeklerini görebilen bir bakıştır. Para, güç ve statü peşinde koşarken unuttuğumuz insani değerleri bize hatırlatır.
Artık her gece gökyüzüne baktığımızda, yıldızların arasında bir yerlerde gülüne kavuşmuş olan Küçük Prens bize gülümsemektedir. Ve biz ne zaman çocuksu bir kahkaha duysak, rüzgarın yapraklar arasında fısıldadığını hissetsek, işte orada, Küçük Prens bize evrenin en büyük sırrını hatırlatır: Sevgi ve sorumlulukla kurduğumuz bağlar, hayatımıza anlam katan tek gerçektir.
Küçük Prens masalı, bizim için sadece bir çocuk masalı değil, her yaşta insana hitap eden felsefi bir yolculuk sunar. Büyümek zorunda kalan her yetişkinin içinde yaşayan çocuğa, hayatın karmaşası içinde kaybolan o masum bakışa seslenir. Ve belki de hepimize, yıldızlara bakmayı ve hayal kurmayı yeniden öğretir.