Büyük bir krallığın en görkemli sarayında, Prenses Ela yaşardı. Ela, krallığın biricik prensesiydi ve doğanın sunduğu güzelliklere hayrandı. Sarayın arkasındaki muhteşem bahçe ve içindeki derin göl, prensesin en sevdiği yerlerden biriydi. Her gün öğleden sonra bahçeye çıkar, gölün kenarında oturur, kuşların şarkılarını dinlerdi.
Prenses Ela altından yapılmış küçük bir topu çok severdi. Bu top, on altıncı yaş gününde babasının ona verdiği en değerli hediyeydi. Ela, bahçede vakit geçirirken bu topla oynamayı çok severdi. Topu havaya atar, parıltısının güneş ışığında nasıl dans ettiğini izlerdi.

Talihsiz Kaza ve Beklenmedik Karşılaşma
Bir yaz günü, Prenses Ela yine gölün kenarında altın topuyla oynuyordu. Topu her zamankinden biraz daha yükseğe attı. Ancak bu kez top, ellerine düşmedi ve doğruca gölün derinliklerine yuvarlandı. Prenses Ela çaresizce gölün kenarında ağlamaya başladı. Gözyaşları yanaklarından süzülürken, suyun yüzeyinden bir kurbağanın başı belirdi.
Kurbağa, prensese neden ağladığını sordu. Prenses, değerli altın topunun göle düştüğünü ve onu çok sevdiğini anlattı. Kurbağa, prensesin topunu geri getirebileceğini söyledi ancak bunun için bir şartı vardı. Prenses onu sarayına götürmeli, masasında yemek yemesine, yatağında uyumasına izin vermeli ve onu arkadaşı olarak görmeliydi.
Prenses Ela o kadar umutsuzdu ki düşünmeden kabul etti. Kurbağa hemen suya dalıp altın topu ağzında tutarak yüzeye çıkardı. Prenses topunu alır almaz, kurbağayı ve verdiği sözü unutarak saraya koştu.

Sözün Gücü ve Kral Babanın Bilgeliği
Akşam yemeği sırasında sarayın kapısında yüksek sesli bir vıraklama duyuldu. Kurbağa gelmiş, kapıyı çalıyordu. Prenses korkuyla babasına baktı. Kral kızına ne olduğunu sorduğunda, Prenses tüm olanları anlatmak zorunda kaldı.
Kral, kızına ciddi bir ifadeyle baktı ve şunları söyledi: Verdiğin sözleri her zaman tutmalısın, Ela. Bir prensesin sözü, krallığın onurudur. Kapıyı aç ve kurbağayı içeri al.
Prenses istemeyerek de olsa kapıyı açtı ve kurbağa içeri sıçradı. Kurbağa yemek masasına oturmayı talep etti. Kral, kızına başıyla onay verdi. Prenses kurbağayı masaya, kendi tabağının yanına yerleştirdi. Yemek boyunca kurbağa aynı tabaktan yedi ve prensese hayatını, nasıl her gün gölde yaşadığını, yıldızların altında uyuduğunu anlattı.

Zoraki Arkadaşlıktan Gerçek Dostluğa
Yemekten sonra kurbağa, prensesin sözünün diğer kısmını hatırlattı: onunla birlikte uyumak istiyordu. Prenses tiksinti içinde babasına baktı, ancak kral kararlıydı. Bir söz verilmişti ve tutulmalıydı.
Prenses odasına gitti, kurbağayı yanında götürdü ancak ona dokunmaktan kaçındı. Kurbağa, prensesin itirazlarına rağmen ipek yastığın üzerine yerleşti. Gece ilerledikçe prenses, kurbağanın anlattığı hikayelerle büyülendi. Kurbağa, uzak diyarlardan, cesur şövalyelerden ve büyülü krallıklardan bahsediyordu. Saatlerce konuştular ve prenses, bu küçük yaratığın aslında ne kadar bilge ve kibar olduğunu fark etti.
Prenses ilk kez kurbağaya karşı bir sıcaklık hissetti. Belki de onu yargılamakta acele etmişti. Gecenin ilerleyen saatlerinde, prenses kurbağaya teşekkür etti ve ona iyi geceler dileyerek yanağından küçük bir öpücük kondurdu.

Büyülü Dönüşüm ve Gerçek Aşk
O anda inanılmaz bir şey oldu. Kurbağa parlak bir ışıkla çevrelendi ve gözler kamaştıran bir parlaklıkla odayı doldurdu. Işık söndüğünde, kurbağanın yerinde yakışıklı bir prens duruyordu. Prenses şaşkınlıkla bakakaldı.
Prens, yıllar önce kötü bir cadı tarafından lanetlendiğini ve sadece bir prensesin sevgi dolu öpücüğünün laneti kaldırabileceğini anlattı. Prensesin gösterdiği nezaket ve sıcaklık, onun kalbine dokunmuş ve büyüyü bozmuştu.
Prenses Ela, artık prense başka gözlerle bakmaya başladı. Kurbağa olarak gösterdiği bilgelik ve kibarlık, insan formunda da devam ediyordu. Birlikte saatlerce konuştular, güldüler ve birbirlerini daha yakından tanıdılar.

Yeni Başlangıçlar ve Öğrenilen Dersler
Sabah olduğunda, Kral haberi duyduğunda çok sevindi. Prens kendi krallığından bahsetti ve Kral ile dostluk anlaşması yapmak istediğini belirtti. Prenses ise yaşadığı deneyimden çok şey öğrenmişti. Dış görünüşün yanıltıcı olabileceğini, gerçek değerin içte olduğunu ve en önemlisi, verilen sözlerin kutsal olduğunu anlamıştı.
Prens ve Prenses Ela bir süre birbirlerini tanıdıktan sonra aşık oldular. Düğünleri her iki krallığın da katıldığı muhteşem bir törenle kutlandı. Prenses Ela ve Prens, halkları için adil ve sevgi dolu liderler oldular.
Kurbağa Prens Masalının Mesajı
Bu masal bize görünüşün aldatıcı olabileceğini, gerçek değerin kişinin içinde yattığını ve verilen sözlerin önemini öğretir. Prenses Ela, bir söz verdiğinde onu tutmanın ne kadar önemli olduğunu zor yoldan öğrendi. Ancak bu deneyim ona hayatının aşkını bulmasını sağladı ve onu daha iyi bir insan, daha iyi bir prenses yaptı.
Kurbağa Prens masalı, yüzyıllardır çocuklara ve yetişkinlere dürüstlüğün, açık görüşlülüğün ve sözünde durmanın değerini anlatmaya devam ediyor. Çünkü bazen hayattaki en büyük hazineler, en beklenmedik paketlerde gelir.