Küçük sahil kasabası Alacaatlı’da yaşayan Deniz, her akşam deniz kenarındaki kayalıklarda oturarak gökyüzünü izlerdi. Yirmi üç yaşındaki genç kadın, İstanbul’dan buraya taşındığından beri kendini yalnız hissediyordu. Büyük şehrin gürültüsünden kaçarak buraya sığınmış, küçük bir kafe açmıştı. Ancak kalbindeki boşluğu henüz dolduracak birini bulamamıştı.
O akşam da her zamanki yerinde oturmuş, elinde sıcak çayıyla yıldızları sayıyordu. Birden arkasından gelen ayak sesleri dikkatini çekti. Döndüğünde, daha önce hiç görmediği yakışıklı bir adam gördü. Adam ona nazikçe gülümsedi.
“Affedersiniz, burada oturabilirim? Bu manzara gerçekten büyüleyici” dedi adam, sesinde hafif bir İzmir şivesi vardı.
Deniz başını salladı. “Tabii ki, yer çok geniş.”
Adam yanına oturdu ve kendini Kaan olarak tanıttı. Denizci olduğunu, uzun seyahatlerden sonra bu sakin kasabaya dinlenmek için geldiğini anlattı. İkisi de gökyüzüne bakarak konuşmaya başladılar. Sanki yıllardır tanışıyorlarmış gibi rahat bir sohbet kurmuşlardı.

Kahve Dükkanında Sürpriz Buluşma
Ertesi sabah Deniz, kafesini açmak için erken kalktı. Kapıyı açtığında, dün akşam tanıştığı Kaan’ı görmek onu şaşırttı. Adam elinde bir buket deniz papatyası tutuyordu.
“Günaydın Deniz. Dün akşamki sohbetimiz o kadar güzeldi ki, kahveni içmek için gelmedim” dedi Kaan, çiçekleri uzatırken.
Deniz çiçekleri alırken yüzü kızardı. “Teşekkür ederim, çok güzeller. Gel, sana en güzel kahvemi yapayım.”
Kaan her gün kafede görünmeye başladı. Bazen denizcilik hikayelerini anlatır, bazen de Deniz’in İstanbul’daki hayatını dinlerdi. İkisi arasında güçlü bir bağ kurulmaya başlamıştı. Deniz, Kaan’ın gözlerindeki samimiyeti görebiliyordu. O da kendini bu kadar rahat hissettiği birini daha önce tanımamıştı.
Bir hafta sonra Kaan, Deniz’e özel bir teklif yaptı. “Yarın akşam tekneme gelir misin? Sana özel bir yer göstermek istiyorum” dedi, gözlerinde heyecan parıldayarak.
Deniz tereddüt etti. Daha yeni tanıştıkları bir adamla tekneye çıkmak biraz cesaret gerektiriyordu. Ancak Kaan’a duyduğu güven onu ikna etti. “Tamam, gelirim” dedi sonunda.

Denizde Romantik Bir Gece
Ertesi akşam Deniz, iskeleye gittiğinde Kaan’ın beyaz teknesini gördü. Tekne küçük ama şirin, her detayı özenle düzenlenmiştir. Kaan onu karşıladığında, teknenın güvertesi küçük ışıklarla süslenmişti.
“Hoş geldin prensesim” dedi Kaan, elini uzatarak onu tekneye çıkmasına yardım etti.
Denize açıldıkları sırada güneş batıyordu. Horizon’da pembe, turuncu ve mor renklerin muhteşem uyumu vardı. Deniz bu manzara karşısında nefesini tuttu. Kaan onu küçük bir koyta götürdü, burada sadece onlar vardı.
“Burası benim sır yerim” dedi Kaan. “Zor zamanlarımda hep buraya gelirim. Seninle paylaşmak istediğim ilk kişisin.”
Teknenin güvertesinde hazırladığı romantik yemeği gördüğünde Deniz’in gözleri doldu. Mum ışığında, denizin ortasında sadece ikisi vardı. Kaan gitarını çıkarıp ona şarkı söyledi. Sesi kulaklarına bal gibi geliyordu.
“Deniz, seni tanıdığımdan beri hayatım değişti” dedi Kaan, elini tutarak. “Daha önce hiç kimseye böyle hissetmemiştim.”
Deniz’in kalbi hızla çarpıyordu. “Ben de Kaan. Seninle olmak beni çok mutlu ediyor.”
O gece yıldızların altında birbirlerine olan sevgilerini itiraf ettiler. Deniz artık yalnız olmadığını hissediyordu.

Aşkın Sınavdan Geçmesi
Güzel günler böyle devam ederken, bir sabah Kaan üzgün bir şekilde kafeye geldi. Yüzündeki ifade Deniz’i endişelendirdi.
“Ne oldu sevgilim?” diye sordu Deniz, elini omzuna koyarak.
“Deniz, bana yeni bir iş teklifi geldi. Altı aylığına Karadeniz’de çalışmam gerekiyor. Bu fırsatı kaçıramam ama senden ayrılmak istemiyorum da” dedi Kaan, sesinde üzüntü vardı.
Deniz’in içi sızladı. Daha yeni bulduğu aşkını kaybetme korkusu onu sardı. Ancak Kaan’ın kariyeri için bu fırsatın önemli olduğunu biliyordu.
“Git sevgilim” dedi sonunda. “Altı ay çok uzun değil. Ben seni burada beklerim.”
Kaan gözlerindeki anlayış karşısında ona sarıldı. “Seni çok seviyorum Deniz. Bu ayrılık bizi daha da güçlendirecek.”
Takıp eden günlerde ayrılık hazırlığı yaptılar. Son gecelerini birlikte geçirdiler. Kaan, Deniz’e küçük bir yıldız kolye hediye etti.
“Bu kolye her baktığında beni hatırlaman için” dedi. “Yıldızlar bizim tanık olduğu aşkımızı temsil ediyor.”
Kaan’ın gittiği günden sonra Deniz her akşam o kayalıklarda oturup gökyüzüne bakıyordu. Telefonla konuşuyorlar, birbirlerine mektuplar yazıyorlardı. Aşkları mesafeye rağmen güçleniyordu.
Altı ay sonra Kaan döndüğünde, Deniz onu iskelde bekliyordu. Sarıldıklarında anladılar ki aşkları tüm sınavları başarıyla geçmişti. Kaan, Deniz’e evlenme teklifi etti ve o muhteşem gün geldiğinde, nikahlarını da o kayalıkların üzerinde kıydılar.
Yıldızların tanık olduğu aşkları, ömür boyu sürecek güzel bir masala dönüşmüştü. Alacaatlı’nın sakin sokaklarında kurdukları yuva, gerçek aşkın gücünün en güzel kanıtıydı.