Renkli Ormanın Sihirli Dostları Hikayesi

Güneşin tüm parlaklığıyla ormanı aydınlattığı bir bahar sabahıydı. Renkli Orman, adını mevsime göre renk değiştiren ağaçlarından almıştı. Bu orman tabiatındaki canlıların arasında Fındık adında minik bir sincap vardı. Fındık, kızıl tüyleri ve meraklı bakışlarıyla tanınırdı.
Fındık her sabah erkenden uyanır, ağaçlar arasında koşturur ve yeni şeyler keşfetmeye çalışırdı. Merak etmek, onun en belirgin özelliğiydi. Annesi ona sık sık şöyle söylerdi:
Fındık, senin merakın bir gün seni çok özel bir yere götürecek.
O günde Fındık erkenden kalktı ve pencereden dışarı baktı. Bugün farklı bir şey vardı. Gökyüzünde, alışılagelmedik renklerde bulutlar vardı. Turuncu, pembe, mor ve yeşil renkli bulutlar gökyüzünü süslüyordu.
Anneciğim, gökyüzüne bak! Bulutlar rengarenk olmuş, dedi heyecanla.
Annesi gülümsedi ve ona:
Bugün Renkli Ormanın Büyülü Günü. Yüz yılda bir gelen bu özel günde, ormandaki tüm canlılar birlikte barış içinde yaşamayı kutlar, dedi.

Büyülü Günün Başlangıcı
Fındık hemen dışarı fırladı. Orman bugün çok farklı görünüyordu. Ağaçlar daha canlı, çiçekler daha renkli, hatta hava bile daha tatlı kokuyordu. Fındık merakla ormanda dolaşmaya başladı.
Az gitti, uz gitti, dere tepe düz gitti. Sonunda ormandaki en yaşlı meşe ağacının yanına vardı. Bu ağaç o kadar büyüktü ki, gövdesi beş sincabın el ele tutuşsa ancak sarabilecekleri kadardı. Ve o kadar yaşlıydı ki, Renkli Ormanın tüm hikayelerini bilirdi.
Fındık meşe ağacının altına oturdu ve sordu:
Değerli Meşe Ağacı, bugün neden herkes bu kadar mutlu? Bu renkli bulutlar ne anlama geliyor?
Meşe Ağacı yapraklarını hışırdatarak cevap verdi:
Küçük sincap, bugün çok özel bir gün. Bugün Renkli Ormanın Büyülü Günü. Yüz yılda bir, gökyüzündeki renkli bulutlar bizim ormana gelir ve buradaki hayvanların dileklerini dinler. Ama dikkat et, sadece başkaları için dilenen dilekler gerçek olur.

Yeni Arkadaşlarla Tanışma
Fındık bu haberi duyunca çok heyecanlandı. Hemen arkadaşlarını bulmaya karar verdi. Belki onlarla birlikte daha güzel dilekler dileyebilirlerdi.
Fındık koşarak küçük bir derenin kenarına geldi. Orada mavi tüyleri olan Damla adında bir tavşan su içiyordu. Fındık ona seslendi:
Merhaba Damla! Bugünün çok özel bir gün olduğunu biliyor musun?
Damla başını kaldırdı ve gülümsedi:
Elbette biliyorum Fındık. Büyükannem bana anlatmıştı. Bugün dileklerimizi dileyebileceğimiz gün.
Birlikte dere boyunca yürümeye başladılar. Az sonra sarı tüylü Güneş adında bir kirpiyle karşılaştılar. Güneş dikenlerini kıpırdatarak onlara:
Arkadaşlar, siz de Büyük Çayır’a gidiyor musunuz? Tüm orman hayvanları orada toplanıyor, dedi.
Fındık ve Damla hemen kabul ettiler ve üç arkadaş Büyük Çayır’a doğru yol aldılar.

Büyük Çayırdaki Toplantı
Büyük Çayır’a vardıklarında gördükleri manzara karşısında şaşkına döndüler. Tüm orman sakinleri oradaydı. Kuşlar, sincaplar, tavşanlar, kirpiler, tilkiler, geyikler ve daha birçok hayvan büyük bir çember oluşturmuş, ortalarında da yaşlı ve bilge bir baykuş duruyordu.
Baykuşun adı Bilge idi ve ormanın en akıllı hayvanı olarak bilinirdi. Bilge kanatlarını açtı ve konuşmaya başladı:
Sevgili orman sakinleri, bugün çok özel bir gün. Yüz yılda bir gelen Büyülü Gün’de hepimiz dileklerimizi paylaşacağız. Ama unutmayın, sadece başkaları için dilenen dilekler gerçek olacak.
Fındık, Damla ve Güneş birbirlerine baktılar. Ne dileyeceklerini düşünmeye başladılar.

Sorunlu Tilki Kurnaz
Tam o sırada, çemberin dışından bir ses duyuldu. Bu, ormanda kimsenin sevmediği Kurnaz adındaki tilkiydi. Kurnaz hep kendi çıkarını düşünür, diğer hayvanlarla alay eder ve onların yiyeceklerini çalardı.
Kurnaz sırıtarak:
Ne saçma bir gelenek. Ben sadece kendim için dilek dileyeceğim. Daha çok yiyecek, daha büyük bir yuva ve ormanın en güçlü hayvanı olmak istiyorum, dedi.
Tüm hayvanlar üzgün bir şekilde Kurnaz’a baktılar. Bilge Baykuş:
Kurnaz, bugün bencilliğe yer yok. Dileklerin gerçek olmasını istiyorsan, başkaları için dilemelisin, dedi.
Kurnaz buna sadece güldü ve oradan uzaklaştı.

Üç Arkadaşın Düşüncesi
Fındık, Damla ve Güneş bir köşeye çekildiler ve ne yapacaklarını konuştular. Fındık:
Arkadaşlar, ben ormanımızın her zaman bu kadar güzel ve renkli kalmasını diliyorum, böylece herkes mutlu olabilir, dedi.
Damla:
Ben de ormanımızdaki derelerin hiç kurumadan akmasını ve tüm hayvanların temiz suya ulaşabilmesini diliyorum, dedi.
Güneş ise düşünceli bir şekilde:
Ben de tüm hayvanların birbirine saygı duymasını ve yardımlaşmasını diliyorum. Hatta Kurnaz’ın bile değişip iyi bir arkadaş olmasını istiyorum, dedi.
Üç arkadaş bu dilekleri düşünürken, gökyüzündeki renkli bulutlar daha da parlak hale geldi.

Büyülü Dilek Zamanı
Güneş batmaya başladığında, tüm hayvanlar Büyük Çayır’da toplandı. Sırayla herkes dileğini söyledi. Kimisi daha bol yiyecek, kimisi daha güzel çiçekler, kimisi daha temiz bir orman diledi. Ama herkes bu dilekleri tüm orman sakinleri için diledi.
Sıra Fındık, Damla ve Güneş’e geldiğinde, üç arkadaş elele tutuştu ve dileklerini söylediler. Söyledikleri her kelimeyle gökyüzündeki bulutlar daha da parladı.
Dileklerini söyledikten sonra, gökyüzünden renkli bir ışık huzmesi indi ve tüm ormanı aydınlattı. Bu ışık herkesi sarıp sarmaladı, hatta uzakta duran Kurnaz’ı bile.

Sihrin Gerçekleşmesi
Ertesi sabah uyandıklarında, orman inanılmaz güzellikte görünüyordu. Ağaçlar daha canlı, dereler daha berrak ve çiçekler daha renkli olmuştu. Ama en şaşırtıcı değişim Kurnaz’da yaşanmıştı.
Kurnaz o sabah tüm hayvanların yuvalarına gitti ve daha önce çaldığı yiyecekleri geri getirdi. Üstelik herkesten özür diledi ve yardıma ihtiyacı olan herkese yardım edeceğine söz verdi.
Fındık, Damla ve Güneş gördükleri değişime inanamadılar. Güneş’in Kurnaz için dilediği dilek gerçekleşmişti.

Dostluğun Zaferi
O günden sonra, Renkli Orman daha da güzelleşti. Hayvanlar arasında dostluk ve yardımlaşma arttı. Hiç kimsenin sevmediği Kurnaz bile artık ormanda oldukça sevilen canlılardan birisi haline geldi.
Fındık, merakı sayesinde bu özel günü keşfettiği ve arkadaşlarıyla birlikte ormanı daha güzel bir yer haline getirdikleri için çok mutluydu.
Her akşam, güneş batarken üç arkadaş en yüksek ağacın tepesine çıkar ve ormanın güzelliğini izlerlerdi. Ve her seferinde birbirlerine şunu hatırlatırlardı:
Gerçek mutluluk, başkalarını mutlu etmekte saklıdır.
Renkli Orman’daki tüm hayvanlar, bir sonraki Büyülü Gün’e kadar mutlu ve barış içinde yaşadılar. Ve kim bilir, belki yüz yıl sonra, yeni nesil hayvanlar da kendi dileklerini dileyecek ve ormanı daha da güzel bir yer haline getireceklerdi.
Bu masal da burada sona erdi. Ama Fındık’ın merakı, Damla’nın sevgisi ve Güneş’in arkadaşlığı sonsuza dek devam etti.